23 Şubat 2013 Cumartesi

Erkeksiz kadınlar nasıl yaşıyor


Cumartesi günü (10 Eylül 2011) bir toplantıya katıldım. "Boşanmışlar, dullar, kocasını terk etmişler/kocası tarafından terk edilmişler, kocası cezaevinde olanlar Türkiye'de nasıl yaşar?" ya da bir başka deyişle, "erkeksiz kadınlar"ın durumunu ele alan bir araştırma ile ilgili toplantıydı bu.
Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü (SYDGM) ve Boğaziçi Üniversitesi ortaklığıyla "Boşanmış ve Eşi Vefat Etmiş Kadınlar İçin Bir Nakit Sosyal Yardım Programı Geliştirilmesine Yönelik Araştırma Projesi" konulu bir araştırma yapılmıştı ve projeyi yürüten Prof. Dr. Şemsa Özar ile Burcu Yakut Çakar sonuçları açıkladılar.
Eşi ölmüş, boşanmış 18-64 yaş arası 1220 kadınla yapılan anket çalışması; eşi tarafından terk edilen, eşini terk etmiş ve eşi cezaevinde olan kadınları da kapsayan 26 kadınla da derinlemesine görüşmeyi içeriyor proje. Sonuç rakamları oldukça çarpıcı. Öyle ki kadınların dörtte üçü yiyecek, yakacak, giyecek, ev eşyası ve çocukların eğitimi gibi temel ihtiyaçları karşılayamıyor.
Türkiye'de eşi vefat etmiş kadınların yüzde 52,2'sinin, boşanmış kadınların yüzde 51,6'sının ve evli kadınların yüzde 73,4'ünün sosyal güvencesi bulunmuyor. Sosyal güvencesiz olan eşi vefat etmiş kadınların yüzde 66,6'sı, boşanmış kadınların ise yüzde 39,8'i kişi başı 100 TL'nin altında gelir düzeyi olan evlerde yaşıyor.
Borçluluk durumu da önemli sayıda kadının varolan geliriyle geçimini sağlayamadığına işaret ediyor. Görüşülen kadınlardan yüzde 63,3'ü bakkal, kasap gibi esnafa borçlu. Yani gelirleriyle ailelerinin temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.

Kadınlar neden çalışamıyor?

Eşi vefat etmiş kadınların yüzde 5,5'i, boşanmış kadınların ise yüzde 26,1'i gelir getirici işlerde çalışıyor. Araştırmayı yapanlar, kadınlara istihdam olanakları sağlama konusunda bu alandan sorumlu kurumların çok etkin çalışmadığını öne sürüyorlar.
Araştırmaya göre kadınların çalışmasının önündeki engellerin başında toplumsal cinsiyet temelli rol dağılımında paylarına düşen ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi sorumluluklar geliyor. Ayrıca ortalama gelir düzeyindekilerin maddi açıdan erişebileceği kreş ve yuvaların yokluğu, kamu okullarındaki eğitimin mesai saatleriyle uyum içinde tasarlanmamış olması da kadınları çalışma hayatından uzaklaştırıyor.

"Dul kadın sıkıntısı"

Derinlemesine yapılan görüşmelerde, maddi sıkıntının yanında eşi ölmüş kadınların sürekli "dul kadın sıkıntısı"ndan söz ettiklerini, dul olma halinin üzerlerinde baskı oluşturduğundan şikayet ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Şemsa Özar, baskı görmediğini söyleyen kadınların da aslında baskı görmemek için kendi içlerine kapandıklarını belirtiyor.

Ne yapmalı?

Araştırmacılar, kadınların yaşamlarını kendi tercihleri doğrultusunda iyileştirecek bir ortamın oluşturulmasının "yardım" adı altında nakit transferi yaparak mümkün olmayacağını söylüyorlar. Uygulanacak politikaların çalışma koşulları, gelir adaletsizliği ile birlikte toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri ve ayrımcılığı dönüştürmeyi hedeflemesi gerektiğini belirtiyorlar. Buna göre kadınların bir erkeğe ya da aileye bağımlı olmadan, bir birey olarak yaşamlarını sürdürebilecekleri imkanların sağlanması gerekiyor.

Eşi ölmüşlere ev ve işte öncelik

Toplantıda, Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü'nden (SYDGM) Şebnem Avşar Kurnaz, araştırma sonucunu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'e sunduklarını ve bu doğrultuda harekete geçileceğini söyledi. Öncelik, eşi ölmüş kadınlara verilecek.
Kurumlarla yapılan protokollere göre kadınlara TOKİ'den ev verilmesi, Kredi Yurtlar Kurumu'nun bu kadınların çocuklarına burs sağlaması, İŞKUR'un iş bulmada eşi ölmüş kadınlara öncelik vermesi sağlanacak.
Elbette ideal olan, "dul" ve "boşanmış" ayrımı yapılmadan tüm yalnız kadınlara aynı hakların tanınması. Ancak bakanlık, boşanmış kadınları ilerleyen zamanlarda sosyal yardım kapsamına alacak. Boşanmış kadınların da sosyal yardım kapsamına alınacak olması bile bir ilerleme kaydedildiğini gösteriyor. Çünkü toplantıda, bu araştırmaya başlanırken, önceki dönem hükümetinde boşanmış kadınlara sosyal yardım yapılmasının boşanmaya teşvik edeceği gerekçesiyle reddedildiği, ancak Fatma Şahin tarafından bu dönem kabul edildiği de konuşuldu. Hatta araştırmacıların buna cevaben, "Sosyal yardımla hemen boşanma gerçekleşecekse zaten ortada bir sorun vardır, o evlilik zoraki yürüyordur" dedikleri de anlatıldı.
Bahsedilen protokollerin hayata geçmiş halini yaşayıp göreceğiz. Bakalım, gerek eşi ölmüş gerekse de boşanmış, yalnız kadınların hayatı kolaylaşacak mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder