14 Haziran 2017 Çarşamba

Dindarlık araştırmasından ne çıktı

ÜİK tarafından, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi üzerine 2013 yılında 37.624 hanede “Türkiye’de Dini Hayat Araştırma Raporu” başlıklı bir araştırma gerçekleştiriliyor.  Dini Aidiyet, İnanç, İbadet, Dini Bilgi, Hayat ve Din ile Dindarlık konusunda halkın görüşlerini yansıtmayı amaçlayan bu araştırmanın sonucunda ortaya çıkan veriler ise bir hayli çarpıcı elbet. Zira bu sonuçlara göre halkın %68,1’i kendisini dindar olarak tanımlıyor. Dahası %19,1 ise kendi konumunu “oldukça dindarım” olarak ifade ediyor. Nihai olarak ülkenin%87,2’si “dindar ve çok dindar”dan oluşan bir kitle olarak karşımıza çıkıyor!Tabi dindarlık konusuna da açmak gerek. Araştırmaya katılan kişilerden %50’si dindarlığın ölçütünü, “iman edip ibadetleri eksiksiz yerine getirmek ve İslam ahlakına uygun yaşamak” olarak tanımlarken %37,2’si en önemli kritere “Allah’a inanıp kalbi temiz tutmak” biçiminde cevap vermiş.
Diğer taraftan “Kur’an’da anlatılanların hepsi doğru ve gerçek olup bütün zamanlarda geçerlidir” önermesine araştırmaya katılanlardan %96,5’i “katılıyorum” biçiminde cevap vermiş. Yine %96,2’lik bir kesim ölümden sonra dirilmeye ve yapılanların hesabının sorulacağına inandıklarını belirtmişler. Araştırma sonuçları açısından dikkat çekici bir veri ise, dinin gündelik yaşam üzerindeki etkisi bağlamında ortaya çıkmış. Buna göre %64,9’luk bir kesim “hayatını hemen her zaman dinin emirlerine göre şekillendirdiğini” ifade etmiş.Bu duruma “ara sıra” diyenlerin oranı da azımsanacak bir düzeyde değil; %28,9. Yine “Günlük hayatımda karar verirken, bu tercihimden Allah’ın hoşnut olup olmayacağını düşünürüm” diyenlerin oranı %77,3 olarak belirtilmiş.  Ve nihai olarak %87,1’lik bir kesim “çocuklarımı İslami hassasiyetlere uygun olarak yetiştiririm” fikrine katıldığını beyan ederek o pek yüksek “dini duyarlılığını” ortaya koymuş! Şimdi geçelim fotoğrafın diğer yüzüne; Türkiye’nin ahlakla, etikle, rüşvetle, yolsuzlukla olan sınavına.
Uluslararası Şeffalık Örgütü’nün açıkladığı “2016 Yolsuzluk Algı Endeksi”ne göre Türkiye 176 ülke içinde ancak 75’inci sıradan bu listeye dâhil olabilmiş. Yani bir önceki yıla göre Türkiye bu listede 9 basamak daha gerilemiş. En vahimi ise ülkede yolsuzluğun yıllar geçtikçe değişmediğini hatta arttığını gösteren şu rakamlar: 2013 yolsuzluk notu 53, 2014; 64 2015; 66 ve 2016; 75.Anlayacağınız yolsuzluk konusunda gün geçtikçe daha kötü bir yere doğru gidiyoruz. “Küresel Yolsuzluk Barometresi 2016” verileri ise bize bu noktada daha çarpıcı bilgiler sunuyor. Şöyle ki, anılan araştırmaya katılanlara göre yolsuzluğun en çok yapıldığı yerler sırası ile Hükümet görevlileri, Meclis ve Vergi Memurları olarak belirlenmiş. 2013 yılında ise bu sonuçlar; Siyasi Partiler, Medya ve Meclis olarak ifade edilmiş. Yine 2016 Küresel Yolsuzluk Barometresi sonuçlarına göre, katılımcıların %62’sinin görüşüne göre  (%23’ü tüm, %24’ü kısmen ve %15’i çoğunlukla olmak üzere) yürütme erkini oluşturan Bakanlar, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı kurumu temsilcileri yolsuzluğa bulaşmıştır. Bu arada Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2016 raporuna göre yolsuzluğun en az olduğu ülke 91 puanla Danimarka olarak belirlenmiş. Söz konusu ülke ile ilgili belki bu noktada aktarabileceğimiz çarpıcı bir ayrıntı ise şu: “2005 yılında Zuckerman tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise, Danimarka dünyanın en büyük dördüncü ateist veya agnostik grubun yoğunluğuna sahip ülkesidir ki, söz konusu araştırmaya göre ülke deki ateist veya agnostik (tanrının varlığını kabul etmeyen veya bilinemezcilerin) grubun oranı %43 ile %80 arasındadır” (1) Danimarka’yı sırayla Yeni Zelanda, Finlandiya, İsveç ve Norveç takip ediyor. Bir ara not olarak belirtelim ki, bu ülkelerin inanç yapısı da Danimarka’dan çok farklı değil. Yolsuzluğun en çok olduğu ülke mi, maalesef halkın tamamının Müslüman olduğu ifade edilen Somali. Son bir veri daha: Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2011 yılında yayınladığı bilgilere göre Rüşvetin araştırıldığı bir sıralamada Türkiye 28 ülke arasında ancak 19.olabilmiş. Yani ülkemizde had safhada bir rüşvet sorunu da bulunmaktadır.
Peki, rüşvet, yolsuzluklar ve benzeri suçlarla ilgili İslam dini ne söylemektedir, gelin şimdi bir de meselenin bu tarafına bakalım. Bakar suresi 188: “Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin.” Kamu malını yemek, yolsuzluk vb suçlar Kur’an’da “gulûl” olarak ifade edilir ve bu suçlar en ağır biçimde eleştirilir. Ali İmran suresi 161.ayetten okuyalım: “Bir Peygamber için, emanete hıyanet olur şey değildir, her kim hıyanet eder: ganimet ve hasılattan bir şey aşırırsa boynuna aldığını kıyamet günü yüklenir getirir, sonra da herkese kazandığı ödenir, hiç birine zulmedilmez. Ve nihai olarak Nisa suresi 29.ayet: “Ey iman edenler, mallarınızı aranızda haksız bahanelerle yemeyin. Ancak kendiliğinizden rıza ile yaptığınız bir alışveriş bunun dışındadır. Kendi kendinizi de öldürmeyin! Allah size karşı gerçekten merhametlidir.” Bunun dışında yine daha pek çok surede işlenen iktisadi suçlara ve benzeri ahlaki ahlaksızlıklara yer verilmiştir. Egemen İslam dünyası işine geldiğinde sürekli hadis olduğu öne sürülen Peygamber sözlerine başvurur ya, şimdi birkaç örnekte hadislerden aktarmak istiyoruz. Başlayalım.

  • Biz, birisini devlet işlerine gönderir de devlet malından bir şey çalarsa, kıyamet günü onu omzunda taşıyarak gelir.” (2)
  •  “Ey insanlar! Şu sizin ganimetlerinizdendir. Bir iğneyi de ipliği de, değer bakımından onun altında ve üstünde olan dahi olsa, geri verin. Ganimetten çalmak sahibine kıyamette ardır, ayıptır, ateştir.” (3)
  •  “Herhani bir yönetici idaresi altındakileri aldatıp hıyanet ederse, o Cehenennemdedir. (4)
  •  ‘Allah’ın laneti rüşvet alan ve rüşvet verene olsun!’ (5)
  • Nihai olarak şu örneği de aktaralım: İslam Peygamberi zekat gönderdiği memurlardan birisinin “şu zekat malı şu da bana verilen hediyedir” sözleri üzerine şöyle der: Sen annenin evinde otursaydın bu sana verilir miydi? Ve Peygamber akabinde sözlerini şöyle sürdürür: “Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizden biriniz haksız yere bir şey alırsa, sığır veya koyun, omzuna yükseltilmiş olarak Allah’ın huzuruna çıkacaktır.(6)
  • KAYNAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder